Sizlere bir önceki yazımda Çeşme'de 17-20 Haziran tarihleri arasında ger.ekleşen Magic Camp etkinliğinden bahsetmiştim. Bu yazımda ise bu üç gün biz neler yaptık, nereleri gezdik ve neler yiyip içtik onları anlatacağım. Magic Camp’in ilk günü otelimize vardıktan sonra hızlıca Babylon Ayayorgi’nin yolunu tuttuk. Deniz sezonunu Ayayorgi koyunun ılık, durgun ve tertemiz sularında açmak ayrı bir keyifti. Mavi ve yeşilin bir arada olduğu bu yerde hafif bir esinti ve güzel müzikler eşliğinde ruhumuzu dinlendirdik. Magic Camp’in açılış konseri Hande Yener ile olacaktı.
Konsere kadarki vaktimizi değerlendirmek için Çeşme Marina’yı seçtik. Marinada birbirinden güzel mekânlar arasında yemek tercihimizi Köfteci Ramiz’den yana kullandık. Hemen deniz kenarında çok hoş bir yerleri var. Üstelik fiyatları da marinadaki diğer mekânlara göre çok uygun. Burada güzel bir yemek yiyip marinayı da dolaştıktan sonra dondurmalarımızı yemek üzere Rumeli Pastanesi’nin yolunu tuttuk.
Sizlere daha önce de bahsettiğim gibi Rumeli Pastanesi Çeşme’nin klasiklerinden biri. Özellikle sakızlı, kavunlu ve karadutlu dondurmalarını mutlaka tatmalısınız. Çeşme çarşısında da vakit geçirdikten sonra Hande Yener konseri için Babylon’a gittik.
Babylon’un akşamki atmosferi de gündüzkini aratmayacak kadar güzeldi. Deniz kokusu ve serin bir havada eşliğinde konserin tadını çıkardık.
Konsere kadarki vaktimizi değerlendirmek için Çeşme Marina’yı seçtik. Marinada birbirinden güzel mekânlar arasında yemek tercihimizi Köfteci Ramiz’den yana kullandık. Hemen deniz kenarında çok hoş bir yerleri var. Üstelik fiyatları da marinadaki diğer mekânlara göre çok uygun. Burada güzel bir yemek yiyip marinayı da dolaştıktan sonra dondurmalarımızı yemek üzere Rumeli Pastanesi’nin yolunu tuttuk.
Sizlere daha önce de bahsettiğim gibi Rumeli Pastanesi Çeşme’nin klasiklerinden biri. Özellikle sakızlı, kavunlu ve karadutlu dondurmalarını mutlaka tatmalısınız. Çeşme çarşısında da vakit geçirdikten sonra Hande Yener konseri için Babylon’a gittik.
Babylon’un akşamki atmosferi de gündüzkini aratmayacak kadar güzeldi. Deniz kokusu ve serin bir havada eşliğinde konserin tadını çıkardık.
Magic Camp’in ikinci günü yine gün boyu Babylon’da deniz, güneş ve eğlence dolu vakit geçirdik. Akşam ise Alaçatı’daydık. Veli Usta’da bir dondurma molası verdikten sonra Alaçatı sokaklarında keşfe çıktık. Daha sonra ise Jukebox performansını izlemek üzere Babylon’un yolunu tuttuk. Jukebox, İstanbul’da tanınmış bir grup, ben ilk kez dinledim, oldukça eğlenceliydiler.
Magic Camp’in üçüncü günü artık son gün olduğu için Babylon’un o güzel ortamının ve denizinin tadını doyasıya çıkardık. Sonrasında yine Çeşme Marina’nın yolunu tuttuk.
Marinada yemek için tercihimizi bu kez Tuzu Biberi’nden yana kullandık. Mavi-beyaz dekorasyonu ve hemen deniz kenarındaki konumu ile oldukça davetkardı. Yemeklerinin lezzeti orta karar idiyse de tattığımız mezelerin bir hayli lezzetli olduğunu söyleyebilriim. Yemek sonrası yine bir Çeşme turu ve ardından Ozan Doğulu’nun performansı için Babylon’a gidiş... Ve Magic Camp’in kapanışı Ozan Doğulu’nun seçtiği eğlenceli ve hareketli müzikler ile son derece coşkulu oldu.
Ertesi sabah otelimizden ayrıldık ve Alaçatı’ya gittik, orada Orsa Sörf Okulu’nda sörfle tanışıp yorucu ama keyifl ibir eğitim süreci yaşadık.
Böylece Magic Camp deniz, müzik, eğlence, gezi, içinde birçok güzelliği barındıran harika bir deneyim oldu. Bu güzel düşünce için Gezi Makinesi ekibine sonsuz teşekkürler!
İlk kez Alaçatı'da gördüğüm katlanabilir bank.
Alaçatı'nın güzel evlerinden bir örnek
(Daha fazla Alaçatı fotoğrafı için tık tık)
Alaçatı'da yer alan bir restoranın girişi..
0 yorum:
Yorum Gönder