27 Mayıs 2010 Perşembe

Ayvalık-Cunda Adası-Şeytan Sofrası


Geçen hafta sonu günübirlik Ayvalık gezisi yaptık. Gezi programımızda tekne turu, Cunda Adasında gezinti, piknik ve Şeytan Sofrası'nda gün batımını izlemek vardı :)


Oldukça keyifli geçen gezimizden detayları ve fotoğrafları paylaşacağım sizlerle. Bu aralar yemek yazılarından çok gezi yazısı yazmaya başladım sanırım. Bahar geldi böyle oldu :)


Gezimiz Cunda Adası'ndan hereket eden tekne turuyla başladı. Tekne turunda denizde vakit geçirmenin keyfi dışında orjinal bir yan yoktu açıkçası. Tur sahibi ayırdığımız vakit kısıtlı olduğu için hemen gidip dönmek zorunda kaldığını söyledi, tüm günü ayırmış olsaydık daha farklı olur muydu bilemiyorum...


Yine de martılar, dalga sesi ve deniz kokusu eşliğindeki yolculuğumuz keyifliydi.


Tekne turunun ardından Cunda Adası'nı gezdik. Cunda (eski adıyla Alibey Adası) Ayvalık'taki birçok adadan en büyüğü. Aynı zamanda yerleşim olan tek ada da burası. Köprüyle Ayvalık'a bağlı olduğu için ada değil, yarımada aslında :) Ayvalık'tan Cunda'ya doğru giderken köprünün girişinde "Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü" tabelası sizi karşılıyor :)


Peki Cunda'da neler yapılır derseniz... Çarşısında dolaşıp otantik kıyafetlere, takılara, hediyelik ürünlere, zeytinyağı ve ondan elde edilen ürünlere ve daha pek çok şeye bakabilirsiniz.


Bir yanınıza denizi, diğer yanınıza da Cunda'nın tarihi evlerini alıp sahilde yürüyebilirsiniz. Adada sokaklar dar olduğu için arabayı bir kenara bırakıp yürüyerek dolaşmanızı öneririm.




Denizden içeriye doğru yürüdüğünüzde manastır, kilise gibi bir sürü tarihi yapı karşınıza çıkacak.



Sahilde dolaşırken yol boyunca sıralanan dondurmacılardan yayılan dayanılmaz kokuya kapılıp dondurma alabilirsiniz (illa ki sakızlı ve meyveli :) ) Dondurma külah ve kaselerini orada hazırladıkları için harika bir koku yayılıyor, külahlar ılık ve taze olarak geliyor.


Sahilde dondurmacıların yanı sıra bir de balık restoranları var. Bu restoranlarda o kadar çok ot ve meze çeşidi var ki insanı şaşırtıyor. Bunu anlatmaya ne kelimeler yeter ne de buradaki birkaç fotoğraf :) gidip görülmesi ve tadılması lazım... Ege ve Girit mutfağının zenginliğini sergileyen bu yiyecekler arasında daha önce tatmadığınız pek çok şey bulacağınızdan eminim.


Deniz kenarındaki pek çok yerde olduğu gibi burada da balığın birçok çeşidini bulmak mümkün. Bunlardan biri olan papalina ise Ayvalık'a özgü bir balık. Ben ne yazık ki bu gidişimde de geçen yılkinde de yiyemedim. Benim gibi bir balıksever için ne büyük kayıp tahmin edersiniz :) Hamsi boyutlarında ama daha lezeetli bir balık(mış), en lezzetli zamanı da ağustos(muş).

Yukarda saydıklarım dışında buradan zeytin ve zeytinyağı alabilir, ayvalık tostu yiyebilirsiniz. Artık her yerde yapılıyor olsa da anavatanında yemenin tadı başkadır sanırım.


Cunda gezintisinden sonra piknik için Vosvos Kamping'e gittik.




Burası mavi ile yeşilin buluştuğu muhteşem manzaralı bir yer. Ama ne yazık ki bakımsız bir halde. Girişte ödediğiniz ücret karşılığında hiçbir cazibesi yok, sadece mangal yakılabilecek harika manzaralı bir piknik alanı. Bu kadar güzel bir yer çok daha temiz ve bakımlı olabilirdi. 


Piknikten sonra gün batımını izlemek üzere Şeytan Sofrası'na vardık. Şeytan Sofrası ilk duyduğunda insana garip gelen isim. Burası bir tepe üzerinde yer alıyor. Ttepeden görünen manzara sofraya benzediği için bu adı almış. Peki şeytan adı nereden derseniz, o da bu tepede bulunan büyük ayak izinin şeytana ait olduğu inancından sanırım :)


Şeytanın ayak izi olduğuna inanılan bu alana insanlar hangi mantıkla bilmiyorum ama bozuk para atıp dilek tutuyorlar(mış). Bu fotoğraf geçen yıldan...


Bu fotoğraf da bu yıldan...  Bozuk paraların yerini artık pet şişeler almaya başlamış...


Şeytan Sofrası'ndan Ayvalık'taki adaları toplu olarak görmek mümkün.




Şeytan sofrası özellikle gün batımında doyumsuz güzelliği ile insanı büyüleyen bir yer.


Şeytan Sofrası'na gidemezseniz gün batımını izlemek için tavsiye edebileceğim bir diğer yer Cennet Tepesi. Şeytan Sofrası kadar yüksek değil, ama yine de güzel bir manzarası var.






Biz bu gezimizde Ayvalık'ın merkezinde dolaşamadık, ama size tavsiyem Ayvalık'a giderseniz sadece güzel plajlarında vakit geçirmekle yetinmeyin, Rum evleri, eski kilise ve camilerle dolu sokaklarını dolaşın, oradaki tarihi dokuyu da görün. Ayvalık tarihi atmosferiyle, plajlarıyla, yöresel lezzetleriyle ve sayısız güzellikleriyle mutlaka görülmesi gereken bir yer, benden söylemesi :)

0 yorum:

Yorum Gönder